Evrim Akin Röportaj
70 yaşına da gelsem hınzır biri olacağım Evrim Akın, sevimli, seksi ve sportmen halleriyle objektifin karşısına geçti.Evrim Akın “Bez Bebek Nana”daki rolünden, önümüzdeki günlerde yayınlanmaya başlayacak yeni yarışma programına kadar iş ve özel hayatıyla ilgili her şeyi Kelebek okurlarıyla paylaştı. Sevimli, seksi ve sportmen halleriyle objektifin karşısına geçen Akın “Hınzırlık benim çocuğum gibi! 70 yaşına da gelsem öyle olmak istiyorum; sevimli bakan, içinde hınzırlık olan” dedi. Genç oyuncu, Evrim Akın iş ve özel hayatıyla ilgili her şeyi Kelebek okurlarıyla paylaştı. Sevimli, seksi ve sportmen halleriyle objektifin karşısına geçen Akın "Hınzırlık benim çocuğum gibi! 70 yaşına da gelsem öyle olmak istiyorum; sevimli bakan, içinde hınzırlık olan" dedi.
Fotoğraf çekimlerinde dikkatimi çekti; bakışlarınızda devamlı bir hınzırlık var...
- Hınzır diyorsun bana yani! Aslında ben büyüdüm. Zaman geçtikçe daha da bir ağırlaşıyorum, efendileşiyorum.
Kendinizi dizginleyip cici kız olmayı mı tercih ediyorsunuz, yoksa aklınıza her eseni yapıyor musunuz?
- Yok, öyle cici kız olma hevesinde falan değilim. Aklıma esen şeyleri yapmaya çalışıyorum. Sonuçta süper egomuz devreye giriyor. Toplumsal durumlar da söz konusu. Türk’üz yani, kafamıza göre yaşayamıyoruz. Adı konulmamış kurallar var toplumda. O yüzden zaman zaman dizginliyoruz kendimizi. Her şeye rağmen hınzırlık benim çocuğum gibi! Onu hiç kaybetmek istemiyorum. 70 yaşına da gelsem öyle olmak istiyorum; sevimli bakan, içinde hınzırlık olan...
"Avrupa Yakası"ndan sonra "Bez Bebek Nana"da oynamak iyi bir karar mı sizce?
- Doğru bir şey yaptığıma inanıyorum. Bütün çocukların sevgisi ve ilgisi üzerimizde. Ekranda tek çocuk dizisi biz değiliz. Başka diziler de var çocuklar için. Ama hepsini solladık gibime geliyor!
İstediğiniz şey çocuklara hitap etmek miydi?
- Aslında ben çocuk programı yapmak istiyordum. Dizi film teklifi gelince dedim ki: "Ben zaten oyuncuyum. Oyunculuğu seviyorum. Hem işimi yapayım, hem de çocuklara hitap edeyim."
"Avrupa Yakası"nda oynarken söylediğiniz her şey insanların dilindeydi. O günleri özlemiyor musunuz?
- Nana, düz bir rol. Selin kadar karikatürize edilebilecek ya da dişi bir rol değil. Ama Nana’nın sevimliliği ve o iyi niyetli sempatisi çocuklara geçti. Yani repliklerim dillere düşsün, pelesenk olsun gibi bir beklentim yok.
Bir oyuncu kendisini gündeme getiren bir rolden sonra, daha çok ses getirecek bir rol istemez mi?
- Açıkçası bu ülke şartlarında böyle bir şey gerekiyordu. O dönemde bana en uygun gelen dizi teklifi buydu. Bir de şu var, bizim hedef kitlemiz 3 ile 15 yaş arası çocuklar. 5 yıl sonra o çocuk 20 yaşında olacak ve yine benim alıcım olacak. Buna inanıyorum.
Geleceğe yatırım yaptınız yani...
- Tabii ki biraz stratejik davrandım. Kafam mı çalışmaya başlamış ne! İlk önce büyüklere ve gençlere tanıttım kendimi. Şimdi de sıra çocuklarda...
Son dönemde hep sihirli, büyücülü diziler var. "Bu diziye benzer diziler yapılmış. Oynayacağım dizi bunların tekrarı olacak" diye düşündünüz mü hiç?
- Bizimki için; "fantastik, romantik komedi" diyorum ben. İçinde aşk da var, aile de var. Sadece sihir üzerine kurulu bir dizi değil.
Çocukluğunuzu düşündüğünüzde aklınıza ilk ne geliyor?
- "Çocukluğum" deyince yıldızlara bakıp hayal kurmak geliyor. Anneannemler bahçeli bir evde yaşıyorlardı Ankara’da. Bir dönemim orada geçti benim. Yaz geceleri orada yıldızlara bakıp, hayal kurardım.
Neler geçerdi aklınızdan?
- Mesela oyuncu olacağımı hayal ederdim. Bir de biraz sancılı bir çocukluk geçirdim. Her şeyin bir film olduğunu ve bir süre sonra biteceğini, ama mutlu bir sonla biteceğini düşünürdüm.
Ailenizle birlikte mi yaşıyorsunuz?
- Hayır, yalnız yaşıyorum. Annem ile kardeşim üniversitede okuyor. Annem çocuk gelişimi okuyor, kardeşim de spor akademisinde.
Sizin sporla aranız nasıl?
- Geçen yıl boştum ve Amerika’ya gittim. Orada spora verdim kendimi. Salon sporları yaptım. Alet çalıştım. Koştum, yürüdüm, zıpladım, oynadım. Ondan sonra forma girdim. Fransa’daki iş başlayınca, oraya gitmek zorunda kaldım.
Ne işi için gittiniz Fransa’ya?
- Orada bir yarışma programı sundum. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki günlerde hayata geçecek. Bu yarışma programı Fransa’da 18 yıldır devam ediyor. Çekimler kalede yapılıyor. Uluslararası olan bu yarışmanın Türkiye sunucusuydum. Program canlı yayın mantığıyla çekildi. Hiçbir tekrarı yoktu. Yoruldum ama değdi. Hayatımdaki erkek bana kendimi seksi hissettiriyor
Kendinizi seksi buluyor musunuz?
- Öyle her dakika seksi bulmuyorum. Zaten genelde bir oğlan çocuğu formunda yaşıyorum. Bir kot pantolon ve tişört ne kadar seksi olabilir ki!
Peki ne zaman kendinizi seksi hissedersiniz?
- Hayatımdaki erkek bana kendimi seksi hissettirir.
Böyle hissettiren bir erkek var mı peki?
- Var, ama dikkat çekmeyi sevmiyorum. Zaten dikkati çekiyoruz yaptığımız işten dolayı. Bir de gündelik hayatımda kimin dikkatini çekeceğim, ne gerek var ki buna?
Röportaj: Pınar YILMAZERLER
Fotoğraf çekimlerinde dikkatimi çekti; bakışlarınızda devamlı bir hınzırlık var...
- Hınzır diyorsun bana yani! Aslında ben büyüdüm. Zaman geçtikçe daha da bir ağırlaşıyorum, efendileşiyorum.
Kendinizi dizginleyip cici kız olmayı mı tercih ediyorsunuz, yoksa aklınıza her eseni yapıyor musunuz?
- Yok, öyle cici kız olma hevesinde falan değilim. Aklıma esen şeyleri yapmaya çalışıyorum. Sonuçta süper egomuz devreye giriyor. Toplumsal durumlar da söz konusu. Türk’üz yani, kafamıza göre yaşayamıyoruz. Adı konulmamış kurallar var toplumda. O yüzden zaman zaman dizginliyoruz kendimizi. Her şeye rağmen hınzırlık benim çocuğum gibi! Onu hiç kaybetmek istemiyorum. 70 yaşına da gelsem öyle olmak istiyorum; sevimli bakan, içinde hınzırlık olan...
"Avrupa Yakası"ndan sonra "Bez Bebek Nana"da oynamak iyi bir karar mı sizce?
- Doğru bir şey yaptığıma inanıyorum. Bütün çocukların sevgisi ve ilgisi üzerimizde. Ekranda tek çocuk dizisi biz değiliz. Başka diziler de var çocuklar için. Ama hepsini solladık gibime geliyor!
İstediğiniz şey çocuklara hitap etmek miydi?
- Aslında ben çocuk programı yapmak istiyordum. Dizi film teklifi gelince dedim ki: "Ben zaten oyuncuyum. Oyunculuğu seviyorum. Hem işimi yapayım, hem de çocuklara hitap edeyim."
"Avrupa Yakası"nda oynarken söylediğiniz her şey insanların dilindeydi. O günleri özlemiyor musunuz?
- Nana, düz bir rol. Selin kadar karikatürize edilebilecek ya da dişi bir rol değil. Ama Nana’nın sevimliliği ve o iyi niyetli sempatisi çocuklara geçti. Yani repliklerim dillere düşsün, pelesenk olsun gibi bir beklentim yok.
Bir oyuncu kendisini gündeme getiren bir rolden sonra, daha çok ses getirecek bir rol istemez mi?
- Açıkçası bu ülke şartlarında böyle bir şey gerekiyordu. O dönemde bana en uygun gelen dizi teklifi buydu. Bir de şu var, bizim hedef kitlemiz 3 ile 15 yaş arası çocuklar. 5 yıl sonra o çocuk 20 yaşında olacak ve yine benim alıcım olacak. Buna inanıyorum.
Geleceğe yatırım yaptınız yani...
- Tabii ki biraz stratejik davrandım. Kafam mı çalışmaya başlamış ne! İlk önce büyüklere ve gençlere tanıttım kendimi. Şimdi de sıra çocuklarda...
Son dönemde hep sihirli, büyücülü diziler var. "Bu diziye benzer diziler yapılmış. Oynayacağım dizi bunların tekrarı olacak" diye düşündünüz mü hiç?
- Bizimki için; "fantastik, romantik komedi" diyorum ben. İçinde aşk da var, aile de var. Sadece sihir üzerine kurulu bir dizi değil.
Çocukluğunuzu düşündüğünüzde aklınıza ilk ne geliyor?
- "Çocukluğum" deyince yıldızlara bakıp hayal kurmak geliyor. Anneannemler bahçeli bir evde yaşıyorlardı Ankara’da. Bir dönemim orada geçti benim. Yaz geceleri orada yıldızlara bakıp, hayal kurardım.
Neler geçerdi aklınızdan?
- Mesela oyuncu olacağımı hayal ederdim. Bir de biraz sancılı bir çocukluk geçirdim. Her şeyin bir film olduğunu ve bir süre sonra biteceğini, ama mutlu bir sonla biteceğini düşünürdüm.
Ailenizle birlikte mi yaşıyorsunuz?
- Hayır, yalnız yaşıyorum. Annem ile kardeşim üniversitede okuyor. Annem çocuk gelişimi okuyor, kardeşim de spor akademisinde.
Sizin sporla aranız nasıl?
- Geçen yıl boştum ve Amerika’ya gittim. Orada spora verdim kendimi. Salon sporları yaptım. Alet çalıştım. Koştum, yürüdüm, zıpladım, oynadım. Ondan sonra forma girdim. Fransa’daki iş başlayınca, oraya gitmek zorunda kaldım.
Ne işi için gittiniz Fransa’ya?
- Orada bir yarışma programı sundum. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki günlerde hayata geçecek. Bu yarışma programı Fransa’da 18 yıldır devam ediyor. Çekimler kalede yapılıyor. Uluslararası olan bu yarışmanın Türkiye sunucusuydum. Program canlı yayın mantığıyla çekildi. Hiçbir tekrarı yoktu. Yoruldum ama değdi. Hayatımdaki erkek bana kendimi seksi hissettiriyor
Kendinizi seksi buluyor musunuz?
- Öyle her dakika seksi bulmuyorum. Zaten genelde bir oğlan çocuğu formunda yaşıyorum. Bir kot pantolon ve tişört ne kadar seksi olabilir ki!
Peki ne zaman kendinizi seksi hissedersiniz?
- Hayatımdaki erkek bana kendimi seksi hissettirir.
Böyle hissettiren bir erkek var mı peki?
- Var, ama dikkat çekmeyi sevmiyorum. Zaten dikkati çekiyoruz yaptığımız işten dolayı. Bir de gündelik hayatımda kimin dikkatini çekeceğim, ne gerek var ki buna?
Röportaj: Pınar YILMAZERLER
Bez Bebek 28. Bölüm
Özge Kanada’da yaşayan babasının izini bulmaya çalışır. Hakan’ın yurtdışında yaşayan arkadaşı Filiz onlarda kalmaya gelir. Filiz’in Hakan’la olan yakın dostluğu, Nana’nın ve Simge’nin ilk defa aynı anda kıskaçlık hissetmesine sebep olur.
Şoker, Kulina’yı şaşırtmak için Müdür’ü Oyuncaklar Dünyası’na getirince, işler iyice karışır.